DOKU’NMA YANARSIN…
Gülistan Doku’nun bir halkın vicdanının adı, memleketin kanayan yarası olduğunu belirten Kudat, “Gülistan Doku kaybolmadı. Kaybettirildi” dedi.
“Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, artık bu sessizliğe son vermeli. Türkiye, Gülistan Doku’ya ne olduğunu öğrenmek zorunda. Gerçek açıklanmadıkça, hiçbirimiz tam olarak özgür değiliz” diyen Kudat Gülistan Doku dosyası ile ilgili sorduğu sorularla Gülistan Doku'nun faillerinin en kısa sürede yargı önüne çıkarılmasını talep etti
Dokunma yanarsın;
Birileri dedi ki; ''Dokunma Yanarsın''. Oysa yanmak, adaletin susturulduğu yerde insan kalmanın tek yoludur. Yanmak sessizliğe karşı bir fısıltıdır. Gülistan bir halkın vicdanının adı, memleketin kanayan yarasıdır.
Ne su gizler bu kadar, ne toprak saklar bir canı, Gülistan kaybolmadı, bizden çalınmış bir söz gibi duruyor hala aramızda.
Gülistan Doku Nerede? 6 Yıldır Susanlar, Susturulanlar ve Susmayan Gerçekler;
Yaklaşık 6 yıl.
Her güne bir umut, her geceye bir kabus sığdırılan koca bir altı yıl.
Bir ailenin bitmeyen çığlığı.
Ve herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı bir gerçek: Gülistan Doku kaybolmadı. Kaybettirildi.
İlk Günler,İlk Kayıplar;
5 Ocak 2020 tarihinde, bir genç kadın ortadan kayboldu.
Son görüldüğü yer, çalıştığı pastaneden ayrıldığı andı. O günden beri ne bir iz, ne bir görüntü,ne de sağlam bir açıklama var.
Yetkililerin ilk günlerde öne sürdüğü “intihar etti” söylemi, hızla soruşturmayı etkisizleştirdi. Halbuki Gülistan’ın herhangi bir psikolojik sorunu olduğuna dair bir belirti yoktu, aksine bir gün önce bir öğretmeninin evinde kalmış, valilik binası yakınlarındaki bir kafeye yürümüş ve ardından bir daha görülmemişti. O gün ne oldu? Bu sorunun cevabı bugüne kadar ya verilmedi ya da verilmek istenmedi.
Görmek İstemeyen Kameralar;
O bölgede 4 adet MOBESE kamerası vardı. Tunceli Emniyet Müdürlüğü'ne ait. Ama ne gariptir ki, 5 Ocak’a ait sadece bir kamera görüntüsü paylaşıldı. O da kapıyı değil, ters yönü gören bir kameraya aitti.
Diğer üç kamera neyi gördü? Neyi sakladı? Bu sorular da yanıtsız.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nda dönemin soruşturmayla görevli savcıları bu görüntülere ulaşamadı.
Emniyet, görüntüler yok dedi. “Bozuktu” bile demedi. Peki, kim bu görüntüleri sakladı? Kim bu delilleri yok etti? Ve daha önemlisi neden bu görüntüler yok edildi?
Korunanlar ve Korunanların Korudukları;
Soruşturmanın merkezinde Gülistan’ın erkek arkadaşı Z.A. vardı. Onun babası, dönemin Tunceli Emniyeti’nde görevli bir polisti: E.Y. Olayın ardından Gülistan'ın eşyaları, ablasının tüm itirazlarına rağmen kriminal inceleme yapılmadan evden çıkarıldı. Adeta deliller “yok edildi.”
Bir BMW.
Camları filmli, lüks bir araç. Dönemin bir üst düzey devlet yetkilisine ait olduğu, bu aracın olay günü 4 kez köprüden geçtiği, sürücüsünün 17 yaşındaki oğlu olduğu iddia ediliyor. Olayla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. Kamera kayıtlarına erişim engelleniyor. Araç bir gün önce Elazığ’a gidiyor, gece 02:00 sıralarında Tunceli’ye dönüyor. Tüm bu detaylar istihbarat tarafından 5 yıl sonra dosyaya sunuluyor.
Neden bu kadar geç? Neden önceki iki Başsavcı bu hususları araştırmadı?
Dosyada tanıklığına başvurulan uzman çavuşun ifadesi alınıyor, ama onunla birlikte araçta olan kadın şahsın ifadesi alınmıyor. Neden? Bu tanığa sorulacak bir soru bile yok muydu, yoksa sorulmaması mı istendi?
İki Kez Kurulan Özel Ekipler ve Kapanan Dosyalar;
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla Ankara’dan özel bir ekip geliyor. Ardından Tunceli’de bir ekip daha kuruluyor. Ancak her iki ekibin de delilleri sakladığı, görüntüleri dosyaya koymadığı, soruşturmayı genişletmediği bugün artık belgelerle biliniyor.
Ne yapmaya geldiler? Gerçeği mi aradılar, yoksa gerçeği mi örttüler?
Z.A.'nın babası E.Y. açığa alındı, ancak başka hiçbir adım atılmadı. Ne gözaltı, ne teknik takip, ne sorgulama. Üst düzey devlet yetkilisinin oğluna dair hâlâ tek bir adli işlem yapılmadı. 6 yıldır...
Kayboluşun Ardından Gelen Sessiz Kırılma;
Bugün, Gülistan Doku dosyasına bakan üçüncü Cumhuriyet Başsavcısı görevde. Dosya “gizlilik kararı” altında. Ancak artık aileler kadar kamuoyu da biliyor ki dosyada önemli bilgilere ulaşıldı. Duyumlar, basına yansıyan bilgiler, konuşan vicdanlar bir gerçeği işaret ediyor: Bu bir kayıp değil, bu organize bir karartma.
Soru şu: Gerçek ne zaman açıklanacak? Ve açıklanacaksa kimler yargılanacak?
Bir Kepin Altında Kalan Adalet;
Gülistan Doku'nun ablası Aygül Doku, kardeşinin kepini kendi mezuniyetinde havaya fırlatırken “Gülistan Doku nerede?” diye haykırdı. Bu bir acı değil, bu bir adalet çağrısıdır.
Son Söz;
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, artık bu sessizliğe son vermeli. Türkiye, Gülistan Doku’ya ne olduğunu öğrenmek zorunda. Gerçek açıklanmadıkça, hiçbirimiz tam olarak özgür değiliz.
Bu sebeple;
Bu sorular hala cevaplanmayı beklemektedir.
Gülistan Doku'nun faillerinin en kısa sürede yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz.
DERSİM BAROSU YÖNETİM KURULU