"25 KASIM ULUSLARARASI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE GÜNÜ" BASIN AÇIKLAMASI...
Tarih: 25.11.2025 | Okunma Sayısı: 64

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde bir kez daha bir aradayız. Bugün bir anma günü değil yaşamlarımızı haklarımızı ve özgürlüğümüzü savunduğumuz bir gündür.

Kadına yönelik şiddet, Türkiye’de artık münferit bir olay değil; yıllardır süregelen kurumsal ihmallerle beslenen, cezasızlıkla büyüyen, toplumsal yapıyı çürüten sistematik bir insan hakları ihlalidir. Her gün yeni bir kadın cinayeti yaşanırken, devletin kadınları koruma konusundaki pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediği her an, kadınların yaşam hakkı ihlal edilmektedir. Bu nedenle bugün 25 Kasım vesilesiyle bir kez daha açıkça ifade ediyoruz: Kadınların yaşam hakkını korumak bir tercih değil, devletin anayasal ve uluslararası hukuktan doğan zorunlu görevidir.

Bu ülkede kadınların hayatta kalması için en temel ve etkili mekanizmalardan biri olan 6284 sayılı Kanun, kâğıt üzerinde tüm gücüne rağmen uygulayıcıların ihmali ve keyfiyetinden dolayı etkisiz hâle getirilmektedir. Delil aranmaksızın derhal verilmesi gereken tedbir kararları ertelenmekte, kolluk başvuran kadınları geri göndermekte, sığınma evleri kapasite gerekçesiyle kadınları kapıdan çevirmekte, kadınların beyanı yok sayılmaktadır. Tüm bu uygulama eksikleri, kadını korumayan her karar, geciktirilen her işlem ve görmezden gelinen her başvuru doğrudan kadınların hayatına mal olmaktadır. Her uygulanmayan tedbir kararı bir kadın cinayetidir; her işlemdeki ihmal kadınların yaşam hakkının bilinçli olarak riske atılmasıdır.

Türkiye, Anayasa’nın 17. maddesi, 6284 sayılı Kanun, CEDAW ve AİHM içtihatları gereğince kadınları şiddetten korumakla yükümlüdür. Ancak kayıp kadın dosyalarının yıllarca sürüncemede bırakılması, şüpheli kadın ölümlerinin “intihar” denilerek kapatılmaya çalışılması, delillerin toplanmaması, etkili soruşturmaların yürütülmemesi ve kadınların adalet arayışının engellenmesi, bu yükümlülüklerin sistematik biçimde ihlal edildiğini göstermektedir. Bu süreçlerin her biri, yalnızca bireysel hatalardan ibaret değildir; yapısal, derin ve süregelen bir soruna işaret etmektedir.

Narin’in karanlık ölümü ve son bulan yaşamı, Gülistan DOKU’nun hâlâ ortaya çıkarılmayan akıbeti ve Rojin KABAİŞ’in üzeri örtülmeye çalışan ölümü… Her birinde aynı ortak sorumluluk zinciri, aynı derin ihmal ve aynı karanlık tablo ile karşı karşıyayız. Eksik soruşturmalar, işletilmeyen koruma mekanizmaları, korunmayan deliller ve kapatılmak istenen dosyalar bize çok açık bir gerçeği gösteriyor: Devlet, koruyamadığı her kadının yokluğunda sorumludur.

Şiddet yalnızca bu coğrafyanın değil, dünyanın ortak yarasıdır. Suriye’de, Filistin’de yıllardır süren savaşın ortasında kadınlar; kimlikleri, inançları ve bedenleri üzerinden sistematik şiddetin hedefi hâline gelmektedir. Yaşanan ölüm, kayıplar, cinsel şiddet ve yoksulluk kadınların yaşamlarını kuşatmaktadır. Sudan’da ise devam eden çatışmalarda kadınların cinsel saldırıya savaşın yöntemi olarak maruz kaldığı, güvenlik ve barınma hakkının tamamen yok sayıldığı ağır bir tablo yaratmaktadır. Bu gerçeklik, kadınlara yönelik şiddetin kültürler, sınırlar ve rejimler ötesinde aynı mekanizmalarla sürdüğünü; sorunun evrensel, mücadelenin ise uluslararası dayanışmayla güçleneceğini göstermektedir.

Her bir kadın kaybolduğunda, susturulduğunda, öldürüldüğünde aynı soruyu haykırmak zorunda kalıyoruz:

Kadınlar kaybolurken, susturulurken, öldürülürken devlet neredeydi?
Tunceli Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak biz buradayız.
Narin GÜRAN için, Gülistan DOKU için, Rojin KABAİŞ için…
Suriye’deki, Filistin’deki ve Sudan’daki savaşın gölgesinde hayatta kalmaya çalışan tüm kadınlar için…
Adı duyulmayan, dosyası açılmayan, adalete hiç ulaşamayan tüm kadınlar için buradayız.

Bu soruların cevabı ortaya çıkana, 6284 eksiksiz uygulanana, her bir kadın için adalet sağlanana kadar susmayacağız, geri çekilmeyeceğiz, mücadeleyi bırakmayacağız. Kadınların yaşam hakkını korumak devletin yükümlülüğüdür; bu hakkın hesabını sormak ise bizim kararlılığımızdır.

 

TUNCELİ BAROSU

KADIN VE ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ

ETKİNLİK TAKVİMİ

25.12.2025
AV. Doğukan KUDAT
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.