BÖLGE BAROLARIYLA BİRLİKTE YENİ ADLİ YILA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI
        Bölge Barolarıyla Birlikte Yeni Adli Yıla İlişkin Basın Açıklaması


Yeni bir Adli Yıla ve 1 Eylül Dünya Barış gününe girerken, yeni adli yılın ve dünya barış gününün, ülkemize, milletimize, insanlığa ve dünyaya, barış, sağlık ve mutluluk getirmesini diliyoruz.

Bildiğiniz üzere geçen adli yıl döneminde başta Diyarbakır Baro Başkanımız Tahir Elçi’nin katledilmiş, bunun yanı sıra bir çok arkadaşımız ve meslektaşımızı da değişik vesilelerle kaybetmiş bulunup hepsini saygı ve sevgi ile bir kez daha  minnetle anıyoruz.

Yine aynı adli yıl döneminde adeta bir ateş çemberine dönmüş olan ülkemizde ve bölgemizde birçok olumsuzluklar ve adaletsizlikler yaşandı. Değerli Baro Başkanımız Tahir ELÇİ’nin hunharca bir kurşunla katledilmesinin hemen akabinde bölgemizde ve özellikle de kentimizde aylarca süren çatışmalar oldu. Kentlerimiz yakılıp yıkıldı. Yüzbinlerce insanımız evini barkını terk etmek zorunda kaldı. On binlerce insanımız kış soğuğunda sokaklarda yaşadı.Yurttaşlarımız beslenme ,barınma ,sağlık , eğitim ve başta yaşam hakkı olmak üzere birçok temel hak ve özgürlüklerden mahrum bırakıldı. Nice sivil insanımız, çocuklarımız, kadınlarımız öldürüldü. Çatışan taraflardan, hayatlarının baharında yüzlerce, asker, polis veya örgüt üyesi olan gençlerimiz yaşamlarını yitirdi. Bilinmelidir ki Türkiye'nin iç ve dış siyasetindeki en temel açmaz Kürt sorunudur.

Bu sorunu aşmanın yegane yollu da barıştır. Demokrasidir. Müzakeredir.  Bu acıların yaşanmaması için şiddette ve çatışmasal ortama derhal son verilmelidir.

Yeni Umutlarla  yeni bir adli yıla girmek isterken maalesef  hukukçulara ve topluma umut olabilecek olumlu hiçbir gelişme  göremiyoruz. Çünkü  şiddet ve çatışma ortamında bir iyileşme görülmemektedir. Olağan üstü hal rejimi her yönüyle ülke genelinde devam etmektedir. Ayrıca  Bu günlerde Suriye topraklarına yapılan askeri müdahale ile ülkemiz Ortadoğu’daki kaotik savaş cenderesi içine mi giriyor diye  endişelenmekteyiz.

Böylesi bir atmosferde, insan hak ve özgürlüklerini koruyup geliştirmekle yükümlü olan biz Baroların bile yapabilecekleri, söyleyebilecekleri pek şey kalmamaktadır. Her geçen gün  adalete ve hukuk devletine olan inancımız daha da azalmaktadır. İnsan hak ve özgürlükleri ile kutsal yaşam hakkını hiçe sayan bu kadar aykırılıkların, keyfiliklerin ve şiddetin olduğu bir yılda, maalesef adli yıl açılışını bir kutlama şeklinde yapamıyoruz. Ancak, yine de insan hakları ve hukuk mücadelemizi hiçbir yılgınlığa kapılmadan sürdüreceğimizi yineleyerek, herkesten temenni ve beklentilerimizi dile getireceğiz.

Öncelikle yeni bir Adli yılla girerken değerli Baro Başkanımız Tahir Elçi’nin onlarca kamera önünde katledilmesinden bu güne kadar dokuz ay gibi bir süre geçti. Tüm ilgili yetkililerce tarafımıza söz verilmesine rağmen,soruşturma dosyasında henüz her hangi bir olumlu ve umut verici ilerlemenin sağlanamadığını üzüntüyle dile getirmek ve hatırlatmaz zorundayız. Bunca süre içinde soruşturma dosyasında henüz tek bir kişi bile şüpheli sıfatıyla sorgulanmamıştır. Bu durum dahi tek başına adli mekanizmaların içler acısı halini yeterince ortaya koymaktadır. Bu bağlamda yetkilileri göreve davet ediyoruz.

 

Baro Başkanımızın soruşturma dosyasının adeta biz arkadaşları,dostları ve her şeyden de öte ailesinin avukatlarından kaçırılıp saklanmakta , yargılamanın üç ayağından biri olan savunma makamının yani biz avukatların soruşturma ve kovuşturmalara etkin bir şekilde dahil edilip fail veya faillerin ortaya çıkarılmasının önüne bilerek  bir çok engel çıkarılmaktadır. Avukatlara yönelik hukuk devletlerinde olmayan bu kısıtlamalara bir an evvel son verilmesini istiyoruz.

Yıllarını insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesine adamış, toplumun en kaotik ve bunalımlı süreçlerinde kaos ve bunalımların aşılmasına ön ayak olmuş, cezasızlıkla mücadele konusunda etkin çalışmalar yapmış bir Baro Başkanı, insan hak ve özgürlüklerinin yılmaz savunucusu barış elçisi sevgili başkanımız Tahir ELÇİ cinayetinin faillerinin bulunmasıyla, eminiz ki bu kaotik ve bunalımlı şiddet ortamının rahatlamasına katkı sunacak, insan hak ve özgürlükleri önünde temel engel teşkil eden bir cezasızlık durumu böylece son bulmuş olacaktır.

Toplumsal barış ve hukuk devleti içinde birlikte yaşamaya engel teşkil eden ve dinamitleyen askeri/sivil darbe veya darbe girişimleriyle şiddetin tamamını bir kez daha buradan kınıyoruz. Her kesimce, sivil demokratik yol ve yöntemlerin önünün açılması için, gereğinin bir an evvel yapılmasını ayrıca ve ısrarla belirtmek istiyoruz. Yine, darbe veya benzeri,sivil meşru otoriteye karşı gelen her türlü saldırıyla mücadelenin  ise hukuk nizamı içinde evrensel kabul görmüş hukuk değerleri ve yasal normlar çerçevesinde yapılması gerektiğini belirtiyoruz.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen olağan üstü hal ile beraber birçok hak kullanılamaz duruma geldiği gibi temel hak ve özgürlüklere aykırı uygulamalarda da artış görülmektedir.

Yaşanan bu aykırılıkların yargı denetimi dışında bırakılması ise erkler ayrılığı üzerine kurulu olan demokratik sistemlerdeki güçler ayrılığı ve denetim prensiplerine aykırılık teşkil etmektedir. Bu uygulamalara derhal son verilmelidir. İlan edilen olağan üstü hal ile beraber gözaltı süreleri 30 güne çıkarılmış,şüpheli müdafi görüşmeleri kısıtlanmış,yargının dışında görülen avukatlık mesleği neredeyse tümden işletilemez hale getirilmiştir.

Demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir toplumda, bireyin ve toplumun en temel güvencesi bağımsız ve tarafsız yargıdır. Maalesef ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hep sorunlu bir alanı oluşturmuştur. Geride bıraktığımız birkaç ay öncesinde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlenmesi bir yana, yargının içinde olduğu içler acısı bir durum bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Yargı içindeki ideolojik-politik klik ve gruplaşmalar, oldukça keskin bir şekilde belirginleşmiş su yüzüne çıkmıştır. Geçmişte kimi yargı mensupları adeta iktidar muhalifi gibi işlem yaparken, şimdilerde de kimi yargı mensupları da sanki iktidar partisinin siyasi komiserleriymiş gibi davranmaktadırlar. Ne acıdır ki bu kutuplaşmalar sonucunda 4000’e yakın hakim ve savcı örgüt üyesi gerekçesiyle açığa alınmış yada görevlerinden uzaklaştırılmış, bir kısmı da tutuklanmıştır. Yargının neredeyseüçte birine tekabül eden bu hizipleşmelerin varlığı, barolar olarak bugüne kadar dile getirdiğimiz endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzun da göstergesidir. Onun içindir ki yürütme ve diğer tüm erk ve gruplardan bağımsız ideolojik ve politik olmayan bir yargının derhal bugünden inşası elzem olmuştur.

Toplumun bir arada ve barış içinde yaşamasına bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde;“Adalet bir kutup yıldızı gibidir, geri kalan her şey onun etrafında döner.’’ özdeyişiyle adaletin önemini ifade etmek istiyoruz.

Nitekim yargılama faaliyetini yerine getiren mahkeme salonlarında yazılı olan “Adalet mülkün temelidir.” sözüyle de adaletin bir toplumsal örgütlenme olan devletin temelini oluşturduğu ifa edilmektedir. İşte yargılama faaliyeti yapan ve adaleti yerine getirmekle görevli mahkemelerin, yani yargının her türlü otorite ve güç odağından bağımsız olmadığı, tam bir tarafsızlık içinde görevini yapmadığı, diğer bir anlatımla tarafsız ve bağımsız olmadığı bir düzende ne bireyin özgürlüğünden, ne güvenliğinden ne de toplumsal barıştan söz etmek mümkündür. Yargının, iktidarlardan bağımsız olması gerektiği gibi, aynı zamanda resmi veya gayri resmi her türlü ideolojik, politik düşünce ve inançsal eğilimlerden de bağımsız olmalıdır.  

 

Değerli arkadaşlar,

Yeryüzünde bu kadar haksızlık ve adaletsizlik varken avukatların ekonomik ve mesleki  sorunlarını dile getirmek belki yadırganabilir. Fakat maalesef mesleki çalışma alanımız her geçen gün biraz daha daralmaktadır. Meslektaşlarımızın mesleki, sosyal ve ekonomik sorunları ağırlaşmaktadır. CMK ve Adli Yardım servislerimiz uyarınca hukuki yardım sunmak üzere görevlendirilen avukatların ücret ve diğer ödeme sorunları hala iyileştirilip, çözülememiştir. Yirmi dört saat esasıyla ve zor şartlar altında şehrin birçok farklı yerinde bulunan karakollara ve ilçelere giden, zor durumda olan insanlara hukuki yardım sunmak üzere görevlendirilen avukatlara, sözü bile edilemeyecek cüzi bir ücret ödenmekte, masraf ve yol giderleri de ödenmediğinden bu cüzi ücret neredeyse yol giderini bile karşılayamamaktadır. Herkesin şunu çok iyi bilmesi gerekir ki, biz bu angaryaya, insanları savunmasız bırakmamak ve insan haklarına olan saygımız nedeniyle katlanıyoruz.

Belirtmek isteriz ki meslektaşlarımızın kollukta ,cezaevlerinde , adliyelerde ve bir bütün olarak mesleklerini icra ettikleri her alanda yaşamış oldukları mesleki sorunlar ile bu birimlerdeki keyfi ve yasaya aykırı tutumlara son verilmelidir. Yetkililerden, hak arama özgürlüğünün teminatı olan avukatların ekonomik ve mesleki sorunlarına bu yeni adli yılda mutlaka kesin bir çözüm getirilmesini de ayrıca bekliyoruz.  

Son olarak; ‘‘Herkes için adalet, adalet için avukat’’ diyor huzur ve barış içinde verimli çalışabileceğimiz bir adli yıl diliyoruz.

Saygılarımızla.

 

AĞRI BAROSU                BATMAN BAROSU                BİNGÖL BAROSU    

 

BİTLİS BAROSU              DİYARBAKIR BAROSU         DERSİM BAROSU    

 

HAKKÂRİ BAROSU         MUŞ BAROSU                       SİİRT BAROSU      

 

ŞANLIURFA BAROSU     ŞIRNAKBAROSU                   VAN BAROSU

 

KARS-ARDAHAN BÖLGE BAROSU