GEÇMİŞ OLSUN İZMİR GEÇMİŞ OLSUN İNSANLIK
Tarih: 2.11.2020| Okunma Sayısı: 332

           GEÇMİŞ OLSUN İZMİR GEÇMİŞ OLSUN İNSANLIK.      
DEPREM DEĞİL BİNALAR ÖLDÜRÜYOR. DEPREM SINIFSALDIR.
İzmir’de son 111 yılda 6’dan büyük 8 deprem yaşansa da 6,9 gibi bir büyüklükte olduğu tahmin edilen son depremin 1688 yılında yaşandığı uzmanların verdiği bilgiler arasında.
İzmir, AFAD'ın 6,6 Kandilli Rasathanesinin 6,9 büyüklüğünde olduğunu duyurduğu bir depremle sarsıldı!
Tunceli Barosu YK olarak; Tüm İzmirlilere ve Türkiye’ye geçmiş olsun diyor, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına sabırlar, yaralıların da bir an önce sağlıklarına kavuşmasını diliyoruz.  
Bu İzmir’in en büyük depreminde; İzmir’in itfaiye ve afetle mücadele ekipleri yanı sıra İstanbul’dan Artvin’e uzak ve çevredeki illerden gelen kurtarma ekipleri ve Somalı madenciler el birliği ile yıkılan binalardaki enkazın altındaki yurttaşların kurtarılması için gece gündüz demeden çalışıyorlar.
Son yıllarda Muğla’dan Çanakkale’ye kadar uzanan Ege Bölgesi’nde, şiddeti 4-6 dolayında, “deprem fırtınası” denecek çoklukta deprem yaşandı.
Bu gelişmeleri de dikkate alan bilim insanları, Ege Bölgesi’nde (özellikle de İzmir ve civarında) 7 dolayında deprem üretebilecek faylarda gerilimin son derece arttığına dikkat çekerek, ilgilileri uyarıyorlardı. Hatta öyle ki son aylarda, harita üstünde adeta nokta atışı yaparak, bu son 6,9’luk depremi haber veriyorlardı!
Bu yüzden de bilim insanları için bu deprem bir sürpriz olmamıştır. Ancak medya ve siyaset erbabı için İzmir’de böylesi büyük bir depremin olması sürpriz olmuş olmalı! 
Bu yazının yazıldığı saatlere kadar yetkililerin açıklamasına göre; 17 bina tamamen yıkılmış, Ali Çağan KAYGUSUZ ve Arda Baran DEMİR kardeşlerimizle birlikte Av. Birgül PANDAL, Av Ferda Murat DUMAN ve Av Ekrem Özgür DUMAN olmak üzere 79 İnsanımız hayatını kaybetmiş, Yaralanan 962 kişiden 743’ü taburcu edilirken, 219 kişinin tedavisi devam etmekteydi.
Türkiye, yer kürenin depremselliği en yüksek bölgelerinden birisi. Bu yüzden de her yıl büyüklüğü şu ya da bu olan sayısız deprem yaşanıyor. Bilim insanlarımız, deprem uzmanları, önemli bir birikime sahipler.  Bunun sonucu olarak da depremin yıkıcılığını asgariye indirecek önlemler konusunda son derece önemli bilgilere sahipler. Onlar bu bilgilerini halkı aydınlatmak için olduğu kadar merkezi iktidarı (hükümeti) ve yerel yönetimleri uyararak, yapılması gerekenler hakkında önerilerini yaparak kullanıyorlar. 
Ancak bu önlemlerin iktidarlar tarafından ne kadar ciddiye alındığı tartışılırdır. 
Bu tartışmalar içinde; depremi doğal bir olay değil, “Allah’ın azan kullarına verdiği bir ceza” olarak gören Enkaz altında kalan evladımızı kurtarmaya çalışan uzmanın elinden telefonu alıp gösteriş yapan politikacılar…
Video çekip yayımlayarak ırkçılık ve dincilik yapan, depremi zinaya, hatta Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bile bağlayan, nefret dili kullanan, aklı kıt, dili uzun provokatörler… Deprem üzerinden bölge halkına yönelik aşağılayıcı, tahkir ve tezyif edici paylaşımlarda bulunduğu saptanan ve maskeleri düşenlere sadece birkaç örnek!
 “Deprem değil bina öldürür” ve de deprem sınıfsaldır; hep yoksul ailelerimizi vuruyor gerçeğinin bir kez daha farkına varılmıştır. “
Depreme nasıl hazırlıklı olacağız” sorusunun yanıtını önemli ölçüde karşılamaktadır. Ama bina topraktan çıkan doğal varlık olmayıp, sonunda bir insan yapımı, ülkeyi yöneten iktidarın politikalarıyla doğrudan ilgili, onun denetim ve yönetiminde yapılan bir iş olduğu açıktır. 
“Deprem değil bina öldürür” sloganını “Deprem değil, deprem için gerekli hazırlıkları yapmayan iktidarlar öldürür” olarak ayrıntılandırmak gerçeği daha anlaşılır kılacaktır. ! Burada yerel yönetimlerde binaları top yek ün incelemeli ve güçlendirme yapılacak binalarla yıkılacak binaların tespiti yapılmalıdır. Kentler tek tip TOKİ kimlikli olmaktan uzaklaştırılmalıdır. Nitekim İzmir depreminde de deprem İzmir’in bütününde olmuş ama sadece 17 bina yıkılarak içindeki insanları öldürmüştür. Belki yüzlerce bina az ya da çok hasar görmüş, yüz binlerce bina da hiç hasar görmemiştir! 
Bunun anlamı ise eğer bu binalar da gerekli teknolojik özelliklere sahip inşa edilse ya da böyle alüvyonlu dere yataklarına binaların yapımına izin verilmeseydi bu deprem yine olacak ama bir doğa olayı olarak kalacak, insani bir afete dönüşmeyecekti! 
DEPREM DEĞİL BİNALAR ÖLDÜRÜYOR.
GEÇMİŞ OLSUN İZMİR, GEÇMİŞ OLSUN İNSANLIK.
DERSİM BAROSU YÖNETİM KURULU 


ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

26.04.2024
AV. FATMA KALSEN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.