BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 15.05.2020| Okunma Sayısı: 384

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Gazi Cemevi’ne yapılan saldırıyı ve son dönemde artan silahlı şiddet içerikli tehditler kullananlar hakkında suç duyurusudur.

8 Mayıs sabahı İbrahim Gökçek’in Sultangazi  Cemevinde yapılmak istenen cenaze törenine izin verilmemiş; Cemevi girişine TOMA konuşlandırılarak, Cemevine  gelen kitleye, avukatlara ve ailesine GBT uygulanarak merasim engellenmiş; yoğun biber gazı ve plastik mermilerle Alevi halkının inanç merkezi olan Cemevinin dokunulmazlığı ihlal edilmiş, cenazeye katılan halkın ciddi şeklide sağlığı tehdit edilmiştir. Darp edilenler ve gazdan etkilenenler hastanelere kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Avukatları başta olmak üzere 26 kişi işkence ile gözaltına alınmıştır.

Cenazenin Kayseri’ye götürüleceği bilgisinin ardından Kayseri Ülkü Ocakları başkanı Serdar Turan, sosyal medya üzerinden cenaze töreni düzenlemek isteyenler için “eğer böyle bir eyleme teşebbüs ederlerse bundan sonra başları da vücutlarında olmayacaktır” sözleriyle alenen tehdit etmiştir. Ülkü Ocağı başkanı hakkında herhangi bir adli takibat yapılmamıştır. Cenaze defin günü bir grup ülkücü 2 saat boyunca yol kesip “cenazeyi gömdürmeyiz, gömseler bile çıkarıp yakarız” vb. tehditlerde bulunmuş, eylemi izleyen polis tarafından bu gruba  müdahale edilmemiş ve herhangi bir adli işlem yapılmamıştır. Ancak, ölümler karşısında insani duyarlılık ifade eden Yargıçlar Sendikası Başkanı hakim Ayşe Sarısu Pehlivan hakkında, Pelikan medyasının hedef göstermesiyle HSK tarafından inceleme başlatılmıştır.

Ülke TV’de 3 Mayıs tarihinde yayınlanan ‘Arafta Sorular’ adlı program konuğu Sevda Noyan’ın, “benim listem hazır”, “bizim aile elli kişiyi götürür”, “biz çok donanımlıyız bu konuda”, “ayaklarını denk alsınlar” şeklindeki komşularıyla ilgili katliam hazırlığına işaret eden tehdit söylemi, program sunucusu Esra Elönü’nün, “ayak az kalır, dört ayaklarını denk alsınlar” ifadeleriyle ona katılması, neredeyse kanıksanmaya başlanan bir şiddet eşiğinin bile aşıldığını gösterdi.

Fatih Tezcan "Tayyip Erdoğan'ı devireceğiz, idam edeceğiz diyorsunuz. Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden? ... Biz bir daha sokağa çıkarsak eğer kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin? .... zulalardan, listelerden, yaşanacaklarından haberiniz var mı? ... Ailenizi, kendinizi nasıl koruyacaksınız? Bir intikam faslı başlar ki bu ülkenin vatanseverlerini yiğitlerini durduramazsınız. Tayyip Erdoğan'ın bir damla kanına milyonlarca kan dökülür bu ülkede." sözleriyle katliam ve cinsel saldırı tehditlerinde bulunmuştur. Bütün bu söylemlerle siyasi iktidara yönelik darbe söylemi üzerinden tüm toplumsal muhalefete yönelik tehdit içeren bir şiddet söylemi olağanlaştırılmaktadır.

Pek çok kez örneğini gördüğümüz şekilde, iktidar taraftarı şiddet söyleminin teşvik edildiği, meşru kabul edildiği ve adli mekanizmanın da destekleyici biçimde hareketsiz kaldığı durumda; sokakta onu somut olarak canlandırmaya hevesli bir kitlenin kolaylıkla oluşabileceği bir siyasal ve toplumsal tarihi var bu ülkenin.

17 Ocak 2020 günü, Türkiye’de silahlanmış 2 bin selefi dernek olduğunu ifade etmiş olan Cübbeli Ahmet de, popülerleşen bu şiddet kervanına, “6-7 ay önce bir kaç rüya gördüm. Bu rüyalara göre darbe tehlikesi var. Askeri bir darbe” diyerek katılmıştır.

25. ve 26. dönem CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, gündeme getirdiği 15 Temmuz’dan sonra ‘kaybolan’ 200 bin silaha dair soru hâlâ güncelliğini koruyor. “Ankara’da 2016 yılında Mustafa Maraş, bir traktör sürücüsünü öldürdü. Cinayette seri atış yapabilen MP5 kullanıldı. Katil savunmasında, ‘Silahı 15 Temmuz darbe gecesi Ankara Emniyetinin önünde dağıtmışlardı’ dedi" şeklinde açıklama yapan eski milletvekili MehmetTüm, vaktiyle yetkililere sorduğu bu soruya hiçbir zaman doyurucu yanıt alamadığını belirterek, sorusunu yineliyor.

‘İnsanlar ölmesin’ demenin negatif ve suç, ‘ölüm listemiz hazır’ demenin pozitif karşılık bulduğu bu fotoğraf; demokratik sistemin zorunlu unsuru olan hukuk güvenliği, adil yargılama, yasalar önünde eşitlik ilkelerini ve siyasal çoğulculuğu tahrip etmektedir.

Şiddet ve tehdit söylemi, katliam çağrıları, cinsel saldırı tehditleri ve bütün bunlarla ilgili cezasızlık pratiği hiç bir gerekçeyle meşru kabul edilemez, sürdürülemez. Siyasi iktidar sözcüleri ve en başta cumhurbaşkanı, bu tehditleri kınayan açıklamalar yapmak zorundadır. Keza C. Savcıları Anayasa, Uluslararası sözleşmeler ve mevcut TCK hükümleri çerçevesinde suç teşkil eden bu eylemlerle ilgili vakit geçirmeksizin etkili bir adli soruşturma başlatmalıdır. Cenaze törenine katılmaktan başka bir fiili olmayan avukatlar 4 gün gözaltında tutulurken, yaşamı kutsayan hakim hakkında HSK soruşturması yapılırken; televizyonlardan katliam çağrısı yapan ve Kayseri'de sokağa inen linç grupları hakkında eylemlerinin ağırlığıyla orantılı arama, gözaltı gibi soruşturma tedbirlerine başvurulmaması; açıkça suçun özendirilmesi anlamına gelir.

8 Mayıs sabahı İbrahim Gökçek’in Sultangazi Cemevinde yapılmak istenen cenaze törenine izin verilmemesini, ibadethaneye ve halka yönelik saldırıyı kınamakla beraber, Cemevine verilen zararın tazmin edilmesini, ayrıca Cemevi saldırısında suç işleyenler ve silahlandıklarını canlı yayında ilan ederek topluma, Anayasal düzene yönelik silahlı tehditte bulunanlar hakkında yasal işlem yapmaya  çağırıyoruz.

Son Olarak Diyoruz ki Adil yargılama isteyen Av Ebru TİMTİK Av. Aytaç Ünsal Yaşasın. Avukatsız Ülke olmaz. SAVUNMA ÖZGÜRLÜKTÜR.

 

DERSİM BAROSU YÖNETİM KURULU

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

24.04.2024
AV. FATMA KALSEN
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.